Türkiye'nin güzel mi güzel, yoksul mu yoksul bir köyüdür Karataş. Kara Bayram da bu köyün yoksullarından biridir. Babadan kalma tek odalı bir evde yaşar, iyi huylu karısı, üç yavrusu, bir de evinin direği anası Irazca'yla. Dertli kadındır Irazca, yaslıdır. Ama dişlidir bir o kadar da. Kendi yağlarıyla kavrulup giderlerken, bir gün huzurları kaçar. Muhtar Cımbıldak Hüsnü'nün kayırdığı Haceli evlerinin önüne ev yapmaya kalkışır çünkü. Tabii Irazca dikleşir; kızılca kıyametler kopar köyde... ve kasabada. Gelme

Sıcak bir yaz günü, peribacaları diyarına Yunanistan'ın Larisa şehrinden Dimitrios Katsikas adında biri gelir. Bu genç adam, yıllar önce bu topraklardan göçe zorlanan büyükbaba ve büyükannelerinin izini sürmek, bir daha buraya dönemeyen akrabalarının yerine bu güzel yerleri gezmek istemiştir. Tesadüfler karşısına yörenin sevilen şahsiyetlerinden Baba lakaplı Aziz Güzelgöz'ü çıkarır. Aynı yaşlardaki bu iki genç kısa sürede kaynaşır. Dimitrios, Aziz'in evine konuk olunca, bu büyüleyici diyarda inanılmaz bir a

Fakir Baykurt, öykülerinde köy yaşamının sertliği, yoksulluk, cahillik, taassup, batıl inanç, sömürü gibi sorunları ele alarak köylünün maddi ve manevi dünyasını toplumsalcı ve gerçekçi bir bakıştan işliyor. Gözlemlerden, canlı tanıklıklardan yola çıkan yazar, günlük konuşma dilini öyküye taşıyarak zaman zaman mizahi bir dil kullanıyor; bürokrasinin çarkları arasında sıkışan ama içinde de bir umudu barındıran ?sıradan insanı, yaşadığı yerin atmosferiyle birlikte çarpıcı bir biçimde betimliyor. İlk basımı 1

Fakir Baykurt Köprü Kitaplarda! Yaşamını Türkçeye adamış usta bir yazar ve toprak kokulu ölümsüz bir roman! Türk edebiyatının güçlü kalemi Fakir Baykurtun unutulmaz romanı, Köprü Kitapların 13. kitabı olarak okurla yeniden buluşuyor. Burdurdaki Akçaköyde geçen çocukluk yıllarında karşılaşıp etkilendiği bir kişilikten yola çıkan Baykurt, köylerin, bostanların, sürülerin ve yarılmış karpuzun kokusunu taşıyan romanıyla günümüz çocuğunu Anadolunun bereketli tarlalarının sessizliğine konuk ediyor. Çocukluk,

Çocukluğumda ben de masal dinledim. Yetişkinliğimde hâlâ dinliyorum, okuyorum. Yazmayı ise her zaman istedim. Az yazdım. Ama eleyip seçip en güzellerini yazmak istedim. Şimdi yabancı dillere çevrilen, tiyatrolarda oynanan, çizgi filmi yapılan SAKARCA bunlardan. Onuncu Köy romanımın sonundaki kuşlar, masal kuşları. Bir yazar olarak, elimin yetiştiği ölçüde yararlanmaya çalıştım masallardan... Halkımız binlerce güzelliği türküler, tekerlemelere, bilmecelere döktüğü kadar, masallara da dökmüş. onun oğulları kı

BENLİ YAZILAR, Fakir Baykurt`un yazın serüveninin panoramasını içeren denemelerden oluşuyor. Yazıya adanmış bir ömrün şiirle başlayan serüveni öykü, roman, deneme gibi oylumlu birikimlere yönelmiştir. Onun bu yolculuğunda yazmak uğraşının çıkış noktalarını sergiler her bir yazı. Baykurt` un yaşadıklarına, yazdıklarına bakışı içerir bu denemeler Baykurt, kitapta yer alan yazılarda özyaşamsal izlerle birlikte, çağdaş yazın insanının sanata, sanatın güncel sorunlarına bakışını, yazma eyleminin bir yazarın düny

Bu romanda üç öyküyü birbirine sarılmış bulacaksın ey okur. Bunu senin önünde yazarlık becerileri göstermek için yapmadım. Bilirsin çok eskilerden sürüp gelen klasik anlatımın olanaklarının bitmediğine inanırım. Bunu üstelik soylu da bulurum. Gene bilirsin, her yapıt yazılmadan önce kendine yakışan biçimi arar. Bu nedenle üç öykü birbirine sarıldı. Birincisi Larisa`lı Dimitrios`la Ürgüp`te Eşekli Kütüphaneci Mustafa Güzelgöz`ün öyküsü. Mustafa Bey`de derin bir kitap sevgisi vardı. Üçüncü öykü Ürgüplü Refik

Yayla toplumcu, gerçekçi bir roman. Morsay yaylasındaki köylülerin hayatını, gelenek göreneklerini, zor koşullar altındaki hayat mücadelelerini somut gözlemle yansıtırken, bu toplumsal çevrede onları, kaynaşmaya çalışan bürokratları, aydınları, öğrencileri, yozlaşmış kasaba memurlarını ve insanlarını da gerçekçi bir gözlemle sergiler. (...) Kişi-devlet ilişkilerinin, çürüyen aksak yönlerini yansıtırken, toplumsal sorunu da somut gerçekçi bir perspektifle verir. (...) Kırsal kesimin geleneksel özelliklerini

Çocukluğumda ben de masal dinledim. Yetişkinliğimde hala dinliyorum, okuyorum. Yazmayı ise her zaman istedim. Az yazdım; ama eleyip seçip en güzellerini yazmak istedim. Şimdi yabancı dillere çevrilen, tiyatrolarda oynanan, çizgi filmi yapılan SAKARCA bunlardan. Onuncu Köy romanımın sonundaki kuşlar, masal kuşları. Bir yazar olarak, elimin yetiştiği ölçüde yararlanmaya çalıştım masallardan... Halkımız binlerce güzelliği türkülere, tekerlemelere, bilmecelere döktüğü kadar, masallara da dökmüş. Onun oğulları k

Tırpan, Fakir Baykurt romanının doğru. --Aziz NESİN Tırpan`da baş kaldıran kadın övülüyor, edilgen kadın eleştiriliyor. Fakir Baykurt, Dürü`nün sorununa hem feminist, hem marksist açıdan yaklaşmış... --Berna MORAN Tırpan`da, Baykurt`un değişmez inancını, insanın kendi kurtuluşunun kendi eline olduğunu, içinde bulunduğu koşulları değiştirme potansiyeline olan güvencini açıkça görürüz. --Leyla ERBİL Fakir Baykurt, Tırpan romanıyla kadına, hakları aranan değil, bunu söke söke alan devrimci bir nitelik ve

Edebiyatımıza giren bu köylü gençlerin üsluplarında ortak bir nokta var. Okuduğunuz zaman damağınızda bir burukluk duyuyorsunuz. Kekremsi, hatta acımsı bir tat. -Hasan Ali Yücel- Güzel yazar bizim Baykurt. Onun konuşması da tatlıdır. Hele karakteri öyle sağlamdır ki dünya yerinden oynasa inançlarından vazgeçmez; hayat anlayışını değiştirmez. Sorunların çürük yanlarını bulup onları kurcalamaktan hoşlanır. -İsmail Hakkı Tonguç- Gerçekçi yazar Fakir Baykurt´un sanatsal üstünlüğü roman yazımında iyice belir

Son yıllara gelinceye kadar Türk köylüsü, kendi dili ile köyü anlatamamış, kendi eli ile köyü yazamamıştır. Mahmut Makal, Yaşar Kemal`den sonra Türk köyünü bize benim Fakir`im veriyor. (...) Köy Enstitüleri artık aydın yetişkinlerini toplum hayatımızın ön saflarına itmektedir. (...) Ah, demek gözümüz açık gitmeyeceğiz!... --Hasan Ali YÜCEL Fakir Baykurt`un yazın yaşamını incelerken, onun çağımnın salt tanığı olmakla kalmayıp, tanık olduklarına kanıt getirdiği, böylece okurlarını bir toplumsal değişime öze

Fakir Baykurt, çok büyük bir söz ustasıdır. Her kahramanının mensup olduğu sınıfa ve mevkiye göre bir dili, konuşması vardır. Roman, ölçülü ve yerinde kullanılan ata sözleri ve deyimlerle örülü bir söz çelengidir. --Rıza MOLLOF Onuncu Köy, baştan başa halk sözleriyle, türkülerle, esprilerle bezenmiş. Fakir Baykurt halk dilini kullanmayı iyi başarıyor. Kelimeler, cümleler bıçak gibi yerine oturmuş. --Dursun AKÇAM Dağ ve ova köylerinde çatışan güçleri ve bunların arasında yeni öğretmenin yapıcı ve devrimc

Yılların Öcü`nü olayların devamı yönünde üçlü oluşturan Irazca`nın Dirliği ve Kara Ahmet Destanı izler. --Olcay ÖNERTOY Yazar, halkın davası uğruna savaşan insan tipine Kara Ahmet Destanı`nda yaklaşmış ve onu sanatının tüm ustalığıyla canlandırmıştır. Fakir Baykurt, öğrenci Ahmet kişiliğinde, haklı toplumsal davası uğruna savaşan, doğru bir düzen arayan yepyeni bir kahraman yaratmıştır. (...) Türkiye`nin politik yaşamında cereyan eden, gerçek olaylara ilişkin bazı dökümanların asılları kullanıldığında, K

Amerikan Sargısı, Fakir Baykurt`un olumlu, güzel bir romanı. Öteki romanlarının çizgisini aşan bir roman bile diyebilirim. --Samim KOCAGÖZ Fakir Baykurt, Amerikan Sargısı romanında Amerikalıların ve yerli ortaklarının Türk köyüne el atışını ve onlardan gördüğü tepkiyi, ana çizgileriyle okuyuculara aktarmaktadır. --Osman K. AKOL Amerikan Sargısı, Fakir Baykurt`un şimdiye kadar verdiği eserler arasında, en hızlı tempolu, en değişik planlı, dar anlatım çevrelerinden dışarıya taşmaya çalışanı oldu. --Tahir

Köygöçüren`in konusu köyde, kentte, bütün Türkiye`de geçmektedir. Bekçiden bakana kadar çok insan var içinde. Kurtuluş savaşı sonrasını örnekleyen olayları işlemektedir. Bir bakıma Cumhuriyet`in hesabı. Kime ne verdi, ne kadar verdi? Neyi ne kadar değiştirdi? Biraz geniş bir roman. Bununla halkımızın bilincini, bilinçaltını söylemek, bunun büyük özlemlerini, bir kısır döngüde takılıp kalmış olan büyük gücünü açıklamak istedim.

Fakir Baykurt, Keklik`te, ABD emperyalizminin ve onun işbirlikçilerinin yurdumuzu nasıl sömürdüklerini köy gerçeklerine dek indirgeyip, insanbilim olanaklarından yararlanarak gerçekten kalıcı bir yapıt ortaya koymuştur. (...) Olay akımı yöntemini kullanmakla, kendi başına bağımsız, fakat yapıtta bir bütünlük içerisinde olan bölümler oluşturmayı başarmıştır. Her bölüm, tek başına bir öykü olarak okunabilir. Böylece, değişik bir okuma yöntemi de uygulamak olası. Okuyucu isterse dörtüncü bölümden başlasın, yi

Yüksek Fırınlar, işçileşmiş yolundaki kırsal kesim insanına -geç de, güç de olsa- onun değişebilirliğine olan inancın ormanıdır. --Feridun ANDAÇ Fakir Baykurt`un Yüksek Fırınlar`daki büyük başarısı, İbrahim Mutlu`nun kişiliğinde tüm çelişkilerin ortasından süzülüp gelen değişimi verebilmesinde yatar. --Ahmet CENGİZ Onun yapıtlarındaki göç olanın yansıması, doğrudan toplumun bilincine hitap ettiği için, sosyolojik ya da etnolojik bir araştırmadan daha etkilidir. Alman Endüstri Birliği Yazın Ödülü`nü de b